BİR HAFTASONU, İKİ YARIŞ, İKİ PERSPEKTİF: CHIANTI ULTRA TRAIL VE HALF TRAIL YARIŞ RAPORU
22 Mart 2025, Cumartesi günü İtalya, Radda in Chianti’de gerçekleşen 75 KM Chianti Ultra Trail (CUT) ve ertesi gün 23 Mart 2025, Pazar günü gerçekleşen 20 KM Chianti Half Trail (CHT) yarışlarının raporunu bir arada yazacağım. Yazıyı tamamladığımda, koşarken olduğu gibi yazarken de birbirimize ilham olduğumuz Yannick’in yazdığı yarış raporunu da raporun son bölümüne bonus olarak ekledim, bence güzel bir diyalog oldu. Cumartesi günkü zorlu yarıştan sonra, kayıt olurken gözüme çok da zor gelmeyen, ertesi gün 20 KM daha koşma fikri pratikte hiç kolay olmadı, ve 15 dakika geç başlayabildiğim yarışta DNF oldum – o nedenle CHT ile ilgili söyleyecek pek fazla sözüm yok: Yalnızca yarışın başlarında, traile ilk girildiğinde bizi karşılayan 100-200 metre, bir önceki yarışın traile veda etmeden ve yarış neredeyse bitmeden önceki son metreleriydi ve bedenimin bu zemini hatırlaması karşısında (daha çok da verdiği tepki karşısında) çok şaşırmıştım. Harika üzüm bağlarının yetiştiği bu coğrafyada bacaklarım artık üzüm bağlarının çamurlu topraktaki eğimli duruşunu taklit etmekten yorulmuş ve isyan ediyorlardı.
Yarıştan 1 Gün Öncesi
21 Mart 2025, Cuma günü, yarışın start noktasının yer aldığı Radda in Chianti’ye yaklaşık yarım saat uzaklıktaki kalacağımız yere yerleştik. Akşam saat 18:00’de yarış kitini almak üzere yarış köyüne gittik. Kit dağıtımı çok hızlı ve güzeldi, kısa zaman sonra 10 KM yarışı başlayacaktı, yine de ortam aşırı kalabalık sayılmazdı – yine büyük bir çoğunluk çoktan kitlerini almış ve ertesi gün erken başlayacak yarış için dinlenmeye çekilmiş gibiydi. Ben hem 75K hem de 20K yarışını koşacağım için iki kit aldım, 75K kitinin içine yarışın anısı olarak bu bölgeden bir şarap koymuşlardı. Yannick 20K yarışı için kitini aldı. Yolumuz çok da kısa olmadığı için yarış köyünde çok fazla vakit geçirmeden eve döndük: Gerçekten de kaldığımız yerden yarış startına giden yolların yarışın kendisinden farkı yoktu, o yolu aşmak da başlı başına bir yarıştı. Bugün hava gayet güzeldi, ancak kiti alıp eve geldiğimizde organizasyondan gelen sürpriz mesaj malzemelerimize yeni bir güncelleme gerektirdi: Hava durumu yağışlı gösteriyor, ekipmanlarınızı ona göre hazırlayınız.
Bu yarış için dropbag verme hakkımız vardı, ancak ben vermedim. Yarışın sonunda da bu kararımdan pişman olmadım, yanımda ince, uzun kollu bir koşu üstü ve bir yedek çorap taşımak yeterli oldu benim için, yarışı uzun sürede bitirip karanlığa kalsam da. Çorabımı değiştirmedim yarış sırasında, ancak üstü yaklaşık 51. Km’deki CP’de değiştirdim.
Akşam güzel bir akşam yemeği eşliğinde çantamı hazırladım, şunları koydum:
- Baton (faydalı oldu benim için, özellikle bacaklarımdaki hamlık ve sonradan yaşadığım burkulmayı göz önüne alırsam)
- 2 kafa lambası ve yedek pil
- Şarj aleti (bazı CP’lerde prizler vardı)
- Telefon ve plastik kılıf
- Plastik bardak (bu çoğu yarışta zorunlu bir malzeme, ancak bu yarışta spesifik olarak sıcak yemek verdikleri 4. Ve 5. CP’lerde plastik tabak, çatal vs. de yoktu, kendimizin getirmesi gerekiyordu- ben makarna vs yemem, olsa olsa çorba içerim sıcaklardan diyerek sadece bardak getirdim. Sıcak yemek olarak çok fazla seçenek vardı ama zaten atıştırmalar çok olduğu için kararımdan pişman olmadım, yarışta makarna yiyemiyorum)
- 1 litrelik su taşımak için suluk
- 2 jel, 1 protein bar (tüketmedim, CP’lerden beslendim)
- Yedek çorap ve üst
- Yağmurluk
- Rüzgarlık
- “Belki güneş açar” umuduyla vizör ve güneş kremi
- Eldiven
- İlkyardım battaniyesi
Haziran 2024’te koştuğum Oh Meu Deus’tan beri odaklanarak böylesi uzun bir yarış koşmadığım için çok heyecanlıydım, neredeyse uyuyamayacaktım. Zaten bu yarışı koşmaya da Oh Meu Deus sonrası bir gazla karar vermiştim. Bazı hayat şartları nedeniyle hedeflediğim çalışma temposunu da bir türlü tutturamamıştım, baktım ki bir planı sürdürmek beni herhangi bir şeyden daha çok strese sokuyor ve performansımı iyice düşürüyor ben de akışına bıraktım. Koşmak için tüm fırsatları değerlendirdim, koştuğumdan daha çok yoga yaptım. Hazırlık sürecim bu şekildeydi, anlatılacak çok bir şey yok.
Akşam yemeği eşliğinde Yannick ile yarış planımı gözden geçirdik, yarınki yarıştan sonra enerjim olmayacağını düşünerek Pazar günkü yarışa da bakmaya çalıştık. Bir yerden sonra kafam karıştı. Açıkçası yarışın yükselti ve görece uzunluk profili gözümü bir türlü korkutmayı başaramamıştı, antrenman olarak eksiğimi çok net bilsem de yarış bana olduğundan kolay görünüyordu. Coğrafi yapı ve zeminle ilgili bir zorluk bekliyordum ama önceden Yannick ile bu tür zeminlerde çalışmak çok iyi gelmişti. Bence fazlasıyla hazırdık.

75K Yarış profili

75K Yarış haritası

20K Yarış profili

20K Yarış Haritası
Yarış Günü

75K ara noktalar ve cutofflar
Yarış günü 5:30’da uyandık, heyecandan uyuyamayacağımı düşünmüştüm, tüm beyin hücrelerim yarıştaydı. Yannick’in leziz avokado ve muzlu smoothiesi ve kahve içip çıktık. Dün kit alırken kontrol etmemize rağmen yarış nedeniyle bazı yollar kapalı olabilir mi diye tedirgindik ama öyle olmadı. Yarış 7’de başladı, 100K koşucuları ile aynı anda start aldık. Ortam harikaydı, start noktasındaki enerji beklerken bile insanı ısıtıyordu. Yannick de benimle beraber start alanına girebilmişti, çok kalabalıktı, biraz gerilerde duruyorduk. Yarış başladı, başlangıçta kalabalığın etkisiyle çamurlu arazide su dolu minik göletleri geçmek için uzun süreler bekliyordu insanlar. Ve bu göletler bitmek bilmiyordu, bir noktadan sonra arazinin bu şartı insanları yıldırdı ve normal koşmaya başladılar, ancak ilk 12 km’de böyle bir durum söz konusuydu, daha hızlı olunabilirdi. Bu göletlerin başlamasından kısa bir süre sonra yükselen tezahüratları duydum, ilk CP’ye daha çok vardı. Kafamı kaldırdığımda Yannick’in beni desteklemeye geldiğini gördüm, o an tüm o neşe ve aşk kalbime işledi, cidden çok şaşırmıştım. Bu enerjilerle devam ettim.

Yannick’in sürprizi
Arillo Terrabianca – 1. CP’ye 8:26 gibi giriş yaptım, enerjim harikaydı- birkaç parça atıştırmalık alıp sularımı doldurup yola devam ettim, yürüyerek yedim. 2. CP Poggio San Polo’ya kadar olan arazi çoğunlukla üzüm bağlarından geçiyordu, çok keyifli ama bir o kadar da zordu, bu arada ters bir hareket yapmamak için sağ bacağımın dış bölgesine bir şekilde çok yük bindirmiştim- özellikle diz ve kalçanın yan tarafı. Yaklaşık 40. Km’deki 3. CP – Villa Vistarenni’ye kadar bu durum beni hiç rahatsız etmedi, ancak sonrasında hareketimi kısıtlamaya başlayacaktı. Antrenman eksikliğimden dolayı yokuşlarda çok yavaştım. Yannick, Villa Vistarenni hariç tüm CP’lere hatta sürpriz ara noktalara geliyor, giderek zorlayan bacağımdaki acıyı unutturuyordu. 4. Ve 5. CP’lerde sıcak yemek olduğunu bildiğim için, yarışı kafamda planlarken 4. CP’de biraz uzun kalıp üstümü değiştirip sıcak yemek yemeyi hedeflemiştim. O nedenle ilk 3 CP’de aynı atıştırmaları yedim, içecek olarak çay görünce çok sevinip hep çay içtim.

En büyük destekçim Yannick ile 4. CP’ye ilerlerken
4. CP’ye giden yolu hiç unutamıyorum, bacağımdaki acıyla bitmek bilmeyen bir 11 km. Bir önceki bölüm 16 km kadardı ancak bu kadar zorlamamıştı. Tam “hah işte geldik,” diyorum üzüm bağlarının arasından geçen dik yamaçlar, Shrek filminin dekorunu andıran çamurlu göller bizi karşılıyordu. Yağmur atıştırmaya başlamıştı, giysilerimi değiştirmek için sabırsızlanıyordum. En sonunda alçak bir ova gibi bir yere vardık, yukarı baktığımda Castello di Albola – 4.CP bana göz kırptı, ancak oraya ulaşmak için önümde neredeyse duvar gibi görünen bir yamaç vardı. CP’ye yaklaştıkça Yannick’in heyecanla bana doğru koştuğunu gördüm, yorgunluğum bir an olsun sıfırlandı. Bana doğru koşarken o anın heyecanıyla motorsikletinin anahtarını kaybetmişti. Bunu hatırladığında ben üstümü giyinmiş, sıcak yemeklere bakıyordum. Makarna, diğer CP’lerde de olan çorba ve etli bir şeyler vardı. İştahımı pek açmadı, plana uymayıp diğer CP’lerden bile az atıştırıp yoluma devam ettim, bacak ağrısından dolayı yavaşlamış olmak enerji ihtiyacımı kısıyordu belki, ama güçlü kalmak için beslenmeye çalışıyordum. Ben bu CP’den çıktığımda anahtarı hala bulamamıştık, biraz suçlu hissettim doğrusu- organizasyondaki insanlar çok yardımcıydı birlikte arıyorlardı her yerde. Birkaç km sonra ormanın en derin köşesinde Yannick karşıma çıktı: Anahtarı bulmuşlardı. Bu motivasyonla sonraki CP’ye nasıl geldim ve nasıl çıktım hatırlamıyorum bile, ama yağmur ara ara çok hızlanıyordu, sis yükseliyordu ve biraz olsun erken gelebilmiş olmayı diliyordum. Finish’e doğru yaklaşırken son 500 metre dahi çok uzun hissettirdi, son 2 km içinde bir köye girdik, “tamam, işte şimdi bitti zifiri karanlık içinde çamurda çırpınışlar” derken hemen başka bir üzüm bağı bizi karşılıyordu: Bu sefer yağmur suyunu iyice çekmiş bizi beklerken. Finish’e gittiğim beklentisinden kendimi özgürleştiğimde biraz rahatladım ve tüm gücümle ilerledim. 12 saat 37 dakikada bitirmiştim.

CP’lere geliş sürelerim
Yarış +1 ve Eve Dönüş

20K ara noktalar ve cutofflar
75K yarışını cumartesi günü saat 19:30 civarında tamamlamıştım, yarın yeni saatiyle 08:15’te 20K yarışımız vardı. Çok geç geldim sayılmaz ama finish’te oyalanacak vaktimiz yoktu. Ben 75km koşmuştum, ama Yannick beni desteklemek için bunun en az 2 katı motorsiklet sürmüştü o ilginç yollarda, karanlık çöktükçe yere inen sis gerçekten inanılmazdı ve eve gidiş yolunda bize eşlik edecekti. Onun desteğini hiç unutmayacağım. Gündüz yarış alanına gelen yolu kullanmadık, çünkü yağmurdan sonra tercih edilebilir bir yanı kalmamıştı. Çok hafif üşüme ve bacağımdaki ağrı dışında çok iyiydim, o ağrı da dinlendikçe geçiyordu. Akşam yemeği yedik ve uyuduk. Ertesi gün, ikimiz de yorgunluğumuzu üzerimizden atamamıştık. Yataktan kalkmak çok zor oldu. Zaman geçiyordu, o anda gösterdiğimiz irade gerçekten sağlamdı. Bir an geciktiğimizi anlasak da gitmeye karar verdik, 8:30 gibi yarış alanındaydık, normalde 35 dakikada geldiğimiz yolu 20 dakikada gelmiştik. Yarış kafamızda başlamıştı. Biz geldiğimizde 20K çoktan start almıştı, 8:15’te. Neredeyse 20 dakika gecikmiştik, ve biraz daha geç gelsek 40K yarışı başlayacaktı. Görevlilere durumu izah ettik ve bizim başlamamıza müsaade ettiler. Gerçekten çok naziklerdi, yarışa başladığımızda henüz koşu yeleklerini giymemiş ve yarış numaralarımızı takmamıştık bile. Bir köşede bu işi hallettik, yarışın profili ilk başlangıçta çok kısa şehrin yollarından devam edip hemen patikaya giriyordu. Ancak kalabalık dağıldığından patika girişini bulmakta zaman kaybettik. Tüm motivasyonum ve gücümle yarışa tutunuyordum fakat henüz tam dinlenmemiştim, bacaklarım gitmiyordu ve dahası dünden beri azıcık olsun iyileşen bacaklarım daha da kötü olma yolunda ilerliyordu. Dün Yannick beni hayatta unutamayacağım şekilde desteklemişti, bugün de ben onu destekleyecektim. Benden çok daha hızlı gidecek enerjisi vardı ama birlikte tamamlama planı yaptığımız için bozmak istemiyordu. Planı değiştirdik, o devam ederken ben de arkadan devam ettim ve hayatımın en ilginç yarış deneyimini yaşadım. Hiçbir 20K yarışında bu kadar yalnız kalabileceğimi düşünmezdim, kendimi doğaya ve onun getirdiği meditatif hale bıraktım, odaklanabildiğim zamanlar yollar düz olduğunda koşabiliyordum ancak yokuşlarda inerken ve çıkarken zorlanıyordum. Dünkü yarışın aksine bugün hava çok güzeldi, güneş kendini gösteriyordu. Dün 3. CP’miz olan, bu yarışın tek CP’si ve cutoff noktası olan Villa Vistarenni’ye geldiğimde cutoff noktasını 10 dakika ile kaçırıp DNF olmuştum. Hayatımın 2. DNF’i oldu, ilkini aksine her nasılsa içime bir rahatlama çöktü. Huzurla oturdum ve soğumamak için çay içtim, yenilgiyi kabul ettim. Dün 75K bitirmeseydim bunu kabul etmek kolay olmayabilirdi elbette. İnternetim sabah bitmişti, o telaşla yeni paket alacak vaktim olmamıştı. DNF’ler birer birer CP’ye gelirken aklımdaki tek soru Yannick nerede ve bitirdi mi sorusuydu. Başka bir koşucudan rica ettim ve mesaj attım, shuttle ın gelmesi biraz uzun sürdü. Yannick çoktan bitirmişti, beni aradı. Finish’te olmak isterdim onun beni karşıladığı gibi karşılamak ama ilk km’lerde birlikte koşmak ve o ilginç ve bir o kadar yalnız startı birlikte almak da iyi bir destekti diye düşündüm. Shuttle bizi finish noktasına bıraktı, alan çok kalabalık ve keyifliydi. Eve dönüş yolunda hedefimizi tamamlamanın tatmini ve neşe ile doluydum. Birkaç gün içinde bacağımdaki ağrı da geçti. Dönüş yolunda üzüm bağlarını gören gözlerim sanki başka gözlerdi: O güzellikleri ve sevgiyle birlikte adım atmanın gücünü kendinde toplamış gözler.
Yannick’in Perspektifinden Yarış

Nous avons l’habitude de dire que la route en voyage est aussi importante que sa destination.
Ainsi, je ne saurais oublier de consacrer quelques mots à ce voyage qui m’a amené avec Beste aux courses sportives organisées à Chianti. Car il a fallu bel et bien 24 heures, avec une nuitée dans une merveilleuse maison en pleine campagne, pour arriver aux alentours de Sienne. Se familiariser avec le paysage, renforcer l’endurance et la concentration, tout en passant des heures agréables entouré de champs et de jolis paysages : voilà l’objectif !
Très certainement, il va de soi que la fraîcheur des nuits m’inspira quelques craintes. Non pas à cause des difficultés de conduite, mais plutôt par souci de préserver la santé de Beste (et la mienne) avant une course aussi importante.
Arrivés à Sienne nous pûmes immédiatement comprendre les contours et conditions qui allaient caractériser nos courses : un paysage alternant collines et vallées, un temps alternant pluie et le beau temps, une terre alternant sable facilement innondable et rochers glissants. Ce fût donc notre défi!
Je pus apprendre beaucoup de choses de Beste la veille de sa course: sa détermination, sa préparation alimentaire, sa manière minutieuse de lire les cartes. Je fus impressionné et me mis à apprendre de ses leçons aussitôt !
J’avais ainsi le privilège d’accompagner Beste pendant sa course s’étalant sur plus de 70 km en tant qu’appui moral et assistant. Je pus la suivre de partout avec ma Vespa, attendant ici et là, aux alentours des routes et aux points de ravitaillement. Cette petite aventure m’aura permis de comprendre les atouts dont il faut disposer pour terminer une course en beauté (outre l’endurance bien évidemment): la persévérance, l’anticipation et la connaissance parfaite de ses capacités. Ainsi, elle me surprit plus d’une fois en m’annonçant avec justesse ses anticipations d’arrivée aux prochains points de rencontre. Aussi la voyais-je plus déterminée au fur et à mesure que la course avançait, bien qu’elle me fit part de quelques douleurs.
Avant notre course en commun CHT20, je passais en revue ces enseignements. La nuit allait mr préparer. À ma grande surprise, le lendemain, à quelques heures avant le démarrage, je sentais une fatigue en moi que Beste sût dissiper avec aisance, en me préparant un déjeuner énergisant (du pain garni de tranches d’avocat et d’œufs), et en m’apportant un soutien moral dont j’avais grandement besoin.
Nous arrivâmes au point de départ avec 20 minutes de retard. Le personnel (qui s’est distingué par sa gentillesse et sa compréhension pendant l’intégralité de l’événement) nous permit de partir tout de même.
Avant notre course en commun CHT20, je passais en revue ces enseignements. La nuit allait mr préparer. À ma grande surprise, le lendemain, à quelques heures avant le démarrage, je sentais une fatigue en moi que Beste sût dissiper avec aisance, en me préparant un déjeuner énergisant (du pain garni de tranches d’avocat et d’œufs), et en m’apportant un soutien moral dont j’avais grandement besoin.
Nous arrivâmes au point de départ avec 20 minutes de retard. Le personnel (qui s’est distingué par sa gentillesse et sa compréhension pendant l’intégralité de l’événement) nous permit de partir tout de même.
Pendant les premiers cinq kilomètres nous pûmes courir ensemble jusqu’à ce que Beste n’ait dû abandonner la course : la fatigue de la journée précédente ainsi qu’une blessure au niveau du genou l’empêchèrent de poursuivre. Je souhaitais rester auprès d’elle, mais Beste m’encouragea de continuer : “Je te vois si bien et je souhaiterais faire pour toi aujourd’hui ce que tu as fait pour moi hier “.
Sur ce, je pris toute mon énergie et me lançais dans la poursuite du groupe de coureurs, beaucoup plus avancés dans la course que nous.
Tous les 4 à 5 km, je pris un gel ou autre snack léger afin de maintenir la performance.
Au bout du 15ème km, je n’étais plus en mesure de maintenir la rapidité. Outre une première fatigue, le terrain devint extrêmement glissant, la boue empêchant une course plus ou moins rapide. Une chute entraîna une légère blessure au genou.
Cependant, je pus continuer la course en maintenant une certaine constance, me rappelant des enseignements de Beste.
Aux derniers centaines de mètres, je fus épris d’un relan d’énergie, je me rappelais de ses mots lors de notre course à Carthage : “let’s give it a good finish sevgilim !”
Bien que j’eus un mal saisissant dans mes jambes, je voulais arriver en courant, ce qui me permit de dépasser encore quelques autres coureurs, pour en totaliser 250 à la fin, avec un temps de parcours estimé de 2h50.
Je courai vers une fontaine d’eau pour mr laver les jambes ce qui fût une excellente décision pour calmer les douleurs au passant. Beste me vint quelques minutes plus tard et me fit cadeau d’un excellent repas de récupération énergétique à la maison fait d’œufs, de fromage blanc et de pain.

